12 Nisan 2009 Pazar

Mum Yapımında Kullanılan Araçlar
























  1. İki Katlı Tencere

İki katlı tencere kullanarak mumunuzun çok yüksek ısılara ulaşmasını engelleyebilirsiniz. Kullandıktan sonra, mum artığı kurumadan önce kuru bir havlu ile silerek iki katlı tencerenin üst kısmını temizleyiniz.

Mutfak Folyosu

Bir parça folyo veya bir fırın tepsisi, çok yararlı bir mum yapma ekipmanı olabilir. Bu ekipmanı, hazırlanmış fitilleri koymak, kullanılmamış mumu kurtarmak ve evde yapılmış mum tabakaları oluşturmak için kullanabilirsiniz. Mumu koymak için yanları yüksek - yaklaşık 3/4 inç (yaklaşık 1.9cm) - bir veya daha fazla tepsiye ihtiyaç duyacaksınız.

Daldırma Kutusu

Mumları daldırırken sıcak mumu içinde tutmak için bir daldırma kutusu kullanılabilir. El sanatları malzemeleri satan bir mağazadan bir daldırma kutusu satın alabilirsiniz veya evde kullanabileceğiniz dar ve uzun bir kap bulabilirsiniz. Bu kabın, yapmak istediğiniz mumdan en azından 2 inç (yaklaşık 5 cm) daha uzun olmasına dikkate ediniz. Mumu sabit bir ısıda tutmak için kutuyu/kabı içinde su kaynayan bir tepsinin içine yerleştiriniz.


Termometre

Termometre, mum yapımında çok önemli bir alettir. Güzel mumlar yapmak için doğru ısıya erişmeniz ve bu ısıyı korumanız gerekmektedir. Bir şekerleme veya yemek pişirme termometresi kullanabilirsiniz. Isı aralıklarının 100° F ve 225° F olduğundan emin olunuz.


Terazi

Mumu ve diğer malzemeleri tartmak için bir teraziye ihtiyacınız olacak. Büyük mağazalarda satılan bir mutfak terazisi veya büro malzemeleri mağazasında satılan bir posta terazisi kullanabilirsiniz.


Kalıplar

El sanatları malzemeleri satan mağazaların çoğunda çok çeşitli mum kalıpları bulabilirsiniz. Yaratıcılığınızı kullanıp, kalıp veya kap görevi görecek başka malzemeler arayabilirsiniz. Örneğin teneke kutular, jöle kalıpları, kek kalıpları, deniz kabukları, vb.


Fitil İğneleri

Bunlar, 4 ila 10 inç (yaklaşık 10-25 cm) boyunda satılan dayanıklı çelik iğnelerdir. Bu iğneler, mum yapımının çeşitli aşamalarında kullanılmaktadır. Kalıba dökülmüş bir muma fitil takmak için kullanılmaktadır. Kalıplı mumlar yaparken fitili yerinde tutmak için gergi çubuğu olarak da kullanılabilir.

Mumun Tanımı ve Tarihçesi




Mumun Tanımı ve Tarihçesi


İnsanoğlu ateşi önce bir yıldırımın yere düşmesiyle daha sonra da bir yanardağın patlaması sırasında keşfediyor. Taş devrindeyse iki çakmak taşının birbirine çarpması sonucunda ortaya çıkan kıvılcımla, o güne kadar korktuğu ateşi ellerinin arasına almayı başarıyor. Ateşin keşfinden sonra çevresini aydınlatma çabasıyla ilk mumu icat ediyor. Her ne kadar ilk mumlar meşale şeklinde de olsa, zamanla küçülerek bugünkü şekillerini alıyorlar. Mumlar 1900'lü yılların başına kadar binlerce yıldan beri ışık kaynağı olarak kullanılıyorlardı. Ancak, son yüzyılda teknolojide ortaya çıkan yeniliklerle onlarda yerlerini çeşitli lambalara, ledlere ve lazerlere bırakıyorlar. Geçmişte mumların kullanılış amacı sadece aydınlatmak değildi. Çeşitli boyutlardaki mumlar tarih boyunca dini törenlerde ve çeşitli ayinlerde de kullanılıyordu. Bugünse "muma çevirmek", "mum gibi erimek","mum dibine ışık vermez" gibi birçok atasözünün yanında, yaş günü pastalarında, çeşitli törenlerde ve dekorasyonda hala onları kullanmaya devam ediyoruz. Mumun tarihçesine bakacak olursak, bu ışık kaynakları ilk olarak günümüzden yaklaşık 3000 yıl öncesinde Eski Mısır Uygarlığı'nda kullanılmaya başlıyor. Daha sonraysa Roma döneminde bugünkü şekillerine benzer hale geliyorlar. İlk dönemlerde koyun ve sığırdan elde edilen iç yağlardan yapılan mumlar, zamanla biçim değiştirerek günümüze kadar gelebilmeyi başarıyorlar. Sadece iç yağdan yapılan bu ilk mumlar, çok kısa sürede ömürlerini tüketiyorlar ve oldukça kötü kokuyorlardı. Şekilleriyse bugünkünden çok farklıydı. Bu mumlar bir çeşit yanıcı yığın şeklindeydi. Roma dönemindeyse mumlar bizim bugün de kullandığımız ortasında bir fitil bulunan, silindirik ve uzun şekilli hale getiriliyor. Bu mumlarda fitil olarak da keten, kenevir ve pamuk lifleri kullanılıyordu. En eski Çin ve Japon mumları, pirinç kağıtlardan hazırlanan rulolara dökülerek yapılıyordu. Bu mumlarda ham madde olarak yine eritilmiş iç yağ ve çeşitli tohumlar kullanılıyordu. Ortadaki fitilse pirinç saplarından yapılan kağıtların kıvrılmasıyla elde ediliyordu. Hindistan'da hayvanları öldürmek günah olduğu için, mumlar tarçın ağacının kaynatılmasıyla elde edilen yağdan yapılıyordu. Kuzey ülkelerindeyse, kaz ördek gibi kuşlar avlanarak kurutuluyor, daha sonra boğazlarından bir çubuk sokularak mum olarak kullanılıyordu. Kuzey Amerika'da yaşayan Kızılderililer de mumları ayı ve geyik yağından yapıyorlardı. Ortaçağ, mumların gelişiminde önemli bir rol oynuyor. Çünkü bu döneme kadar sadece iç yağlardan üretilen mumlar, artık yerlerini yavaş yavaş balmumundan üretilen mumlara bırakıyorlar. Bu dönemde arıcılığın gelişmesi ve arıcılık yapan kişilerin sayısının artması sonucunda ortaya büyük miktarda balmumu çıkıyor. Ancak, ortaya çıkan balmumu hiçbir zaman iç yağ üretimi kadar kolay ve ucuz olmuyor. Yine bu dönemde sadece balmumundan mumlar üretildiği gibi, balmumu ve iç yağ karıştırılarak, karışık mumlar da yapılıyor. Sa- dece balmumundan yapılan mumlar, iç yağdan elde edilen mumlara göre hem daha uzun süre yanma, hem de hoş kokulu olmalarına karşın ötekilere göre çok pahalıya mal oldukları için hiç bir zaman iç yağ mumlarının yerini alamıyorlar. Bu nedenle balmumundan üretilen mumlar, her zaman zengin kesime hitap eden pahalı mumlar olarak kalıyorlar. 18. yüzyıldaysa mum üretiminde başka bir alternatif ortaya çıkıyor. Açık denizlerde ve okyanuslarda avcılık yapılmasıyla açılan bu dönemde özellikle ispermeçet balinaları sahip oldukları kıymetli etleri için avlanıyorlar. Daha sonraysa baş kısımlarında bulunan büyük miktardaki yağlar, mum yapımında kullanılmaya başlıyor. Balina yağından yapılan mumlar, iç yağından yapılan mumlara göre daha iyi şekil alıyor ve daha iyi kokuyorlar. En önemli dezavantajları sahip oldukları kimyasal yapılarından dolayı yaz aylarında sıcaktan erimeleri. Bu da, bu tür mumların kullanımını ve yaygınlaşmasını zorlaştırıyor. 20. yüzyıldaysa çevre koruma bilincinin ortaya çıkması ve balina türlerinin yok olmaya başlaması sonucunda balina avlanması yasaklanıyor ve böylece balina yağından üretilen mumlar ortadan kalkıyor. Ortaçağda iç yağ, balmumu ve balina yağından başka, bir de bitkisel yağlardan mum üretiliyor. Bu dönemde birden çok bitkiden mum elde edilmesine karşın bu bitkilerin en önemlisi bir çeşit mersin (Myrka myristica) bitkisi. Diğerleriyse palmiye yağı, hindistan cevizi ve zeytin yağları. Özellikle İngiltere'de mersin bitkisinden elde edilen ve hoş bir kokusu olan mersin mumları uzun süre revaçta kalıyor. Ancak bu bitki her bölgede yetişmediği için, kullanım alanları Avrupa kıtası dışında pek fazla genişleyemiyor. 19. yüzyıl, mum üretiminde bir dönüm noktası oluyor. İlk mum üretim makinesi, bu tarihlerde icat edilirken, kimya bilimdeki gelişmelerde mum yapılan malzemelerin özelliklerinin değiştirilmesi bakımından çok büyük bir önem taşıyor. Bu yıllarda Michael Eugene Chevreul isimli Fransız kimyacının hayvansal yağların içindeki yağ asitlerini özellikle de önemli bir yağ asidi olan stearin asidini keşfetmesi, mum üretiminde bir çığır açıyor. Stearinin keşfedilmesi, mumların bugünkü durumlarını almasına neden oluyor. Çünkü stearin katılan mumlar hem daha iyi şekil alabiliyor, hem de daha yavaş eridiği için uzun ömürlü oluyor. Ayrıca yine bu dönemde fitillerin de kalitesi artırılıyor. Daha önceleri pamuk ve ketenden elde edilen düz lif parçaları fitil olarak kullanılırken bu dönemde pamuktan elde edilen ipliklerden kıvrılarak ve örülerek elde edilen fitiller çok daha uzun ömürlü oluyor. 19 yüzyılın ortalarında keşfedilen parafinse mum üretimini endüstriyel hale getiriyor. Petrolün distile edilmesi sonucunda elde edilen parafin diğer mum malzemelerine göre daha temiz , daha parlak yanarken, kokusuz olması nedeniyle de daha fazla tercih ediliyor. Parafinin stearin ile karıştırılmasıyla çöl sıcaklarında bile erimeyen ve her türlü şekle sokulabilen mumların üretilmesi başarılıyor. Günümüzde mum tüketimi, ışık ihtiyacından çok eğlence ve süs amaçlı olarak kullanılıyor. Bu nedenle de çevrenizde çok farklı renk, çeşit ve şekillerde mum bulabiliyoruz. Ama bunların dışında sizlerde yeşil teknik kullanarak günümüzden binlerce yıl öncesinde yapılmış olan mumlardan yapabilirsiniz. (http://www.ekoses.com)

EL SANATI NEDİR?

El SANATLARI HAKKINDA GENEL BİLGİ


1. El Sanatının Tanımı

El sanatları ürünler yerin göre günlük kullanım eşyasında süs eşyasına, çeyiz eşyadan, hediyelik eşyaya, pek çok ürünün içine alan dayanıklı tüketim malı olarak tanımlanabilir. Bu tür ürünler el emeğine dayalı üretildiği için birbirinden farklıdır ve her ürün tektir. El sanatı üretimi, el becerisine, geleneksel bilgi ve görgüye dayanır. El sanatı üretimine: geleneksel teknik ve estetik bilgi, el becerisi ve iyi işçiliğe sahip, orijinal dayanıklı mal üretimdir.”diyebiliriz.

El sanatlar her ülkenin kültür yapısı ve kültür seviyesinin aynası, kültürel kişiliğin en canlı belgeleridir. Çeşitli milliyet ve kültürlerin beşiği ve geçit yolu olan İranımızın el sanatlarımızın çok zengin bir geçmiş vardır. El sanatlarımızın her biri birer tarih sayfası olan ve yapılışlarına ince bir biçim ve renk anlayışı ile titiz bir işçilik kaygısı hüküm süren el sanatı eserlerimiz bu gün geçmişteki yüce kültürümüzün en canlı delili ve ileri medeniyetimizin en bariz göstergesidir. 15



2. El Sanatların Tarihçesi

El sanatlarına dayalı mal üretimini yaklaşık on bin yıllık bir geçmişi vardır. Tarihsel dönemlerde el sanatlar ürünleri ticarete konu olmuş, üretimi koy el sanatları çerçevesinde tarımsal üretimi karşısında üretimi sürdürmüştür. İnsanlığın var olduğu tarihten günümüze kadar uygarlık el sanatı ile iç içe yaşamıştır. Genel anlamda düşünülürse insan yiyecek barınma, avlama v.b ihtiyaçlarını karşılarken el sanatlarından ve onun ürünlerinden yararlanmıştır. İnsanlık tarihi ile başlayan el sanatlar en üst düzeyde gelişmiş ve günümüze ulaşan ölümsüz eserler yaratmıştır.

Yurdumuzdaki ve dış ülkelerdeki müzelerde teşhir edilen ürünlerden bazı koleksiyoncuların elinde bulunan örneklerden ve eski eserleri konu alan kitaplardan anlaşıldığı üzere, eskiden Iranda el sanatları yaygın olarak uygulanmakta ve bu ürünler büyük değer taşımaktadır.
XVIII. yüzyılla gelinceye kadar İran bir sanat ve kültür merkezi olmuştur.


3. El Sanatların Sınıflandırılması

El sanatlarını kullanılan hammaddesine, kullanılan alanına ve tekniğine göre gruplandırdığımızda ;


1.Hammaddelerine Göre El Sanatları


a. Ham maddesi lif olan el sanatları: ( hayvansal, bitkisel ve kimyasal lifler) dokumacılık, örücülük işlemcilik vb.

b. Ham maddesi taş olan el sanatları: değerli, değersiz taşlar ve mermerlerçeşmeler, mezar, anıl taşları, kolye, bilezik, tespih, biblo, dibek vb.

c. Ham maddesi ağaç olan el sanatları: tarım araçları, mimari elemanlar, mutfak araçları, müzik araçları, savaş araçları vb.

d. Hammaddesi toprak olan el sanatları: çömlek çillik, çini seramik vb.

e. Hammaddesi deri olan el sanatları; koşum takımları çiftçilik, kürkçülük,mobilya giyim ve ev aksesuarları vb.

f. Hammaddesi maden olan el sanatla;kapı pencere marangoz ve mutfak aletleri ev ve giyim aksesuarları vb. tarım savaş ve ısınma araçları vb.

g. ammaddesi ince dallar, saplar ve ağaç şeritleri olan el sanatları; sepet, arı kovanı mobilya, mimari elamanları yaygı vb.dır.

2.El Sanatları Kullanım Alanına Göre

a. Günlük kullanım eşyaları
b. Ev dekarosyonunda kullanılan eşyalar
c. Giyim ve giyim aksesuarlarında kullanılan eşyalar
d. Süslemede kullanılan eşyalar
e. Kitap ve çitlerde kullanılan eşyalar


3.El Sanatları Kullanılan Tekniğe Göre

a. Dokumacılık sanatı (kirkitli, mekikli, çarpanlar vb.)
b. Örgülük sanatı( iğne, şiş, tığ, vb)
c. Oymacılık ve kakmacılık sanatı
d. Çömlekçilik sanatı
e. Dericilik sanatı
f. Minyatür sanatı
g. Yazı sanatları
h. Boyama sanatları vb. dır.


4.El Sanatları Özelliklerine Göre

a. Geleceğe dayanan bir karakter taşır
b. Milli sanat zevkini temsil eder
c. Yaratıcılık fikrini gösterir
d. Aile içinde bireysel zevk ve sanatın gelişimini sağlar
e. Aileye ekonomik açıdan yararlıdır.
f. El sanatların ruhu hayatların aynasıdır.
g. Bir ülkenin kültürünü yansıtmak için çok önemli rol taşır.
h. Ülkeye döviz açısından çok fayda sağlar.


4. El Sanatların Faydaları


a. Ekonomik Faydaları

a. 1. Fertlere Gelir : Gizli ve açık işsizlik oranının bir hayli yüksek olduğu ülkemizde , halka asıl yada ek gelir kaynağı sağlamada el sanatlarının etkili bir çözüm olacağı düşünülmektedir.Çünkü bu yolla insanımız bir yandan elindeki hammadde kaynaklarını harekete geçirerek ona artı değer kazandıracak diğer yandan da bazı atıl kaynakları değerlendirmek suretiyle milli ekonomiye katkı sağlayacaktır.

a. 2. Döviz Geliri : Bugün dış ülkelerde geniş ölçüde kabul gören ve aranılır meta haline gelen fonksiyonel el sanatları ürünlerimiz (Halı, kilim , ev ve mutfak eşyalarımız , hediyelik mumlar) , yurdumuz için döviz kaynağı durumundadır. Ancak bu mamullerin desen , renk , kalite açısından sıkı bir denetime tabi tutulması gerekmektedir.Bu sağlandığı takdirde , el sanatları ürünlerimizin daha fazla miktarda ihraç edilebilmesi mümkün olacaktır.

a. 3. Boş Zamanların Veya İş Gücünün Değerlenmesi : Tarıma elverişsiz veya az elverişli bölgeler şle geri kalmış bölgelerde yerleşik halkın büyük bir zaman boşluğu olduğu ve yine tüm yurtta gizli ve açık işsizliğin hüküm sürdüğü bilinmektedir.

a. 4. İç Tüketimin Karşılanması : Halkın günlük ihtiyaçlarının bir kısmını kendi ürettiği eşyalardan karşılandığı , bunun yetmemesi ve yerli mallarla karşılanmaması halinde , dış alıma yönelenileceği bir gerçektir.Bu nedenle el sanatlarının yaygınlaştırılması ile iç tüketimde duyulan ihtiyacın büyük ölçüde karşılanacağı tabiidir.

a. 5. Milli Gelirin Arttırılması : Küçük sanatkarların mamülleri ile el sanatları ürünlerinden elde edilen sanayi geliri içindeki yeri küçüksenemeyecek bir nisbettedir.El sanatlarının gelişmesi halinde , bunların milli gelir içerisindeki payı daha da büyüyecek , böylece milli gelir katkısı artacaktır.(Mustafa ARLI)

SANAT NEDİR?

SANAT HAKKINDA GENEL BİLGİ

Sanatın Tanımı ve Tarihçesi

Sanat; bazı düşüncelerin amaçların durumların ya da olayların beceri ve düş gücü kullanılarak ifade edilmesine ya da başkalarına iletilmesine yönelik yaratıcı insan etkinliğidir. Sanat ve sanat ürünleri çağdaş çağa ve toplumdan topluma çok farklı biçimlerde değiştirilmiştir. Ama buna karşın bütün insanlık tarihi boyunca var olmuştur. Sanatın asıl özelliği, belirli bir nesne üretmeyi amaçlayan bir etkinlik olmasıdır. Sanatın ayırt edici özelliklerinden en önemlisi yaratıcılıktır. Sanat ürünlerin belli mesajları vardır. Üretildikleri çağın değer yargılarını, teknik, araç gereç, beceri estetik yönlerini, dünya görüşlerini yapılarını belgeler.

Sanatın eksiksiz bir tanımını yapmak oldukça güçtür. Bu tanımın isteğe ve güdülem amaçlara bağlı olarak devirlere ve toplamlara göre değiştirebilmektedir. Yani kişilerin sanattan bildiklerine göre tanım değişiklik gösterebilir. Sanat; insanların yeteneklerini sadece pratik yani fayda sağlamaya yönelik amaçlar için değil everenin ve dünyanın sırasına erişebilmek, kişisel bunalımlarını yatıştırmak heyecanlarını doyurmak ve nihayet ruhsal özlemlerini uygun düzeyde yaşayabilmek isteğiyle kullanması ve değerlendirmesi anlamına gelir. İnsanın insan olma yazgısına ve koşulumu yenme kendini aşabilme çabasıdır.(Mustafa ARLI)

9 Nisan 2009 Perşembe

8 Nisan 2009 Çarşamba